-
Sezer KOYUN
Tarih: 20-03-2025 16:40:00
Güncelleme: 23-03-2025 00:38:00
Sisyphos'un Taşı mı, Pandora'nın Kutusu mu?
Türkiye ekonomisi; son yıllarda,
politik belirsizlikler ve küresel dalgalanmalar nedeniyle;
sık sık sarsıntılar yaşamaktadır.
En son gelişme ise;
önemli bir siyasi figürün gözaltına alınmasının ardından,
döviz kurlarındaki ani hareketlenmeydi.
Türk Lirası, olayın ardından hızla değer kaybederken;
Merkez Bankası (TCMB) piyasalara doğrudan müdahale ederek,
döviz alımları gerçekleştirdi.
Ancak bu hamle;
Sisyphos’un tekrar tekrar yukarı taşıdığı kaya gibi mi olacak,
yoksa; Pandora’nın Kutusu’ndan yeni ekonomik sıkıntılar mı fırlayacak?
Gelin;
TCMB’nin son hamlesini,
benzer geçmiş müdahalelerle kıyaslayarak; ekonomik etkilerini ele alalım.
Merkez Bankası’nın piyasaya doğrudan müdahale etmesi,
özellikle; büyük çaplı siyasi olayların ardından, alışılmış bir durumdur.
Temel amaç;
dövizde ani dalgalanmaları önlemek,
enflasyonu kontrol altında tutmak ve
piyasalara güven mesajı vermektir.
Dövizdeki aşırı oynaklık;
hem şirketler, hem de vatandaşlar için ciddi belirsizlik yaratırken;
özellikle ithalatçı firmalar ve döviz borcu olan işletmeler açısından,
istikrarlı bir kur seviyesi hayati önem taşır.
Türkiye gibi yüksek enflasyonla mücadele eden ekonomilerde,
döviz kurunun artışı; enflasyonu doğrudan tetikler.
Dövizdeki yükseliş, ithal malların fiyatlarını artırarak;
enflasyonist baskıyı yükseltir.
TCMB’nin müdahalesi;
yatırımcılara ve piyasalara,
devletin süreci yönettiği mesajını vermek için de kullanılmaktadır.
Türkiye’de, Merkez Bankası’nın döviz müdahaleleri yeni bir olgu değil.
Son yıllarda, benzer durumlar yaşandı ve
her biri; piyasalar üzerinde farklı etkiler yarattı.
2018’deki diplomatik kriz sırasında;
yabancı ülkelerle yaşanan gerginlik sonucu dolar/TL kuru hızla yükselmiş,
TCMB; rezervleri kullanarak, piyasaya müdahale etmişti.
Ancak; uzun vadede bu müdahaleler sürdürülebilir olmamış,
faiz artışı gibi ek önlemler alınmıştı.
2021 yılında ise;
para politikalarındaki değişimler nedeniyle, TL hızla değer kaybetmiş;
TCMB, rezervlerinden ciddi miktarda döviz satışı yapılmıştı.
Bu süreçte; piyasa dengesizliği artmış ve
döviz rezervlerinin erimesi uzun vadeli riskleri yükseltmişti.
2023 seçim sürecinde;
dövize olan talebi baskılamak için ciddi miktarda döviz satışı gerçekleştirilmiş,
ancak; seçim sonrası, TCMB rezervleri yeniden artırmak için
piyasalara döviz alımıyla müdahale etmek zorunda kalmıştı.
Şu anki gelişmeler ışığında;
TCMB’nin döviz alımıyla yaptığı müdahale,
kısa vadede kur istikrarını sağlayabilir.
Piyasaya doğrudan döviz alımıyla müdahale edilmesi,
anlık paniği azaltabilir ve dövizde aşırı oynaklığı dizginleyebilir.
Ancak; bu müdahaleler uzun süreli devam ederse,
Merkez Bankası rezervlerinin tükenmesi riski, ortaya çıkabilir.
Geçmişte olduğu gibi,
rezervlerin azalması; yabancı yatırımcı güvenini sarsabilir.
Döviz müdahalesinin sürdürülebilir olması için
TCMB’nin faiz politikalarıyla da destekleyici adımlar atması gerekecektir.
Ancak; faiz artırımı gibi seçenekler, şu an için pek gündemde görünmüyor.
İç siyasi gelişmeler kritik bir noktaya ulaşırsa;
piyasalardaki belirsizlik sürecek ve
döviz kuru üzerinde yukarı yönlü baskı, devam edecektir.
Merkez Bankası’nın mevcut döviz alımları ve piyasaya doğrudan müdahalesi,
kısa vadeli bir çözüm olarak değerlendirilebilir.
Ancak, Türkiye’nin geçmiş deneyimleri;
sadece döviz müdahaleleriyle istikrar sağlamanın, yeterli olmadığını göstermektedir.
Uzun vadeli olarak;
güven artırıcı politikalar,
yatırımcı dostu ekonomi yönetimi ve
daha sürdürülebilir para politikaları ile desteklenmezse;
bu tür müdahaleler, geçici bir etki yaratacak ve
piyasalarda kırılganlık devam edecektir.
Şimdi, büyük soru şu:
TCMB’nin bu müdahalesi gerçekten bir çözüm mü,
yoksa; Sisyphos’un taşı gibi, biz her seferinde başa mı döneceğiz?
Yoksa; yanlış müdahalelerle Pandora’nın Kutusu’nu açıp,
yeni ekonomik dertlerle mi yüzleşeceğiz?
Önümüzdeki hafta içinde yaşanacak siyasi ve ekonomik gelişmeler,
TCMB’nin müdahalelerinin başarısını belirleyecek,
en kritik faktörlerden biri olacaktır.
Eğer; siyasi belirsizlik derinleşirse,
dövizde yeni zirveler görülebilir ve
Merkez Bankası’nın rezervleri daha fazla test edilebilir.
Bu nedenle, yatırımcıların;
hem iç politik gelişmeleri,
hem de küresel piyasaları yakından takip etmeleri; kritik önem taşımaktadır.
- Ekonomide yeni normal: Yüksek faiz, düşük nefes
- Bir varmış, hâlâ var: Enflasyon masalları ve kaçan yatırımlar
- Borsa İstanbul: Tarih tekerrür etmez, aynı grafikle geri döner
- Bir finans masalı
- Türkiye Ekonomisi’nin kum saati
- Spor ve iş dünyası
- Kızlar doları seçti; boşuna TL konuşuyoruz
- Ekonomi düşüşte, Sarkazm zirvede
- Sultan ve Alper ile Türkiye’nin borçlanma hikayesi
- Ekonomik Kaf Dağı: Türkiye’de paranın epik serüveni
- Proje finansmanı
- Huzur enflasyonu: Türkiye ekonomisinin toplumdaki yansıması