gaziantep escort

içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Siyasi Liderler, Sanat ve Sembolizm

18.YY sonrası Antik ve yakın dönem sarayları; tüm nadireleri

(Saray koleksiyonları) ile birlikte müzeye dönüşmüşledir. Bu dönüşümdeki ana fikir; monarşilerin sonlanmaya başlaması ile Saray dahilindeki her türlü kutsal emanet, sanat eseri, mücevher ve kullanım eşyaları ile sarayın kendi binasının artık “halkın malı” olmasındandır. Örneğin Paris’teki Louvre Müzesi ile Versailles Şatosu, Viyana’daki saray müzeler ve İstanbul’daki Topkapı ve Dolmabahçe Sarayları bu dönüşümün en dikkat çekici örnekleri arasındadır. 

 

Bugün dünyada “Saray Müze” olarak hizmet veren her yapıda bulunan, önceden bu saraylarda ikamet eden hanedan üyeleri ve siyasi liderlere ait özel koleksiyonlar; zamanında gerçek bir “güç gösterisi” olarak toplanmışlardır. Sergilenmeleri ise siyasi aktörün en önemli “propaganda” araçlarındandır. Ayrıca halka değil, hanedan üyeleri, elçiler, misafirler ve saraya yakın kişilere gösteriliyorlardı. Gücün ifşa edilmesi de nadirenin değeri ile doğru orantılıydı.

 

Sanat eserlerine sahip olmak yüzyıllardır propaganda ve gücün sembolü oldular. Bazen bir kutsal emanet, bazen bir heykel, bazen bir el yazması ya da döneminin en ünlü ve yetkin eserine sahip olabilmek siyasi aktörler için hep bir prestij unsuru olmuştur.

 

Bunun son örneğini 25 Haziran 2020’de yaşadık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı

Ekrem İmamoğlu İBB adına girilen açık artırmada Venedikli Bellini Ailesi’nin atölyesine ait bir tabloyu 770 bin sterline yani yaklaşık 6,5 milyon liraya satın aldığını açıkladı.

 

Tablo İstanbul’un fatihi Sultan Mehmet’e aittir. İstanbul’un seçilmiş belediye başkanının, bu rüya şehri bize kazandıran Sultan Mehmet’e ait olan bu tabloyu kadim İstanbul’a kazandırması ziyadesi ile anlamlıdır. Simgesel manada da çok önemlidir.

 

Tablonun; fetihten sonra 1480-1482 yıllarında Venedik’te Bellini Ailesi’nin atölyesinde ve

Gentile Bellini’nin yönlendirmeleri ya da müdahaleleri ile yapıldığı muhakkaktır. Tabloda imza yoktur ancak üslubu nedeniyle o atölyeye ait olduğu ve İstanbul dışında yapıldığı kesindir. Topkapı Sarayı’nda Fatih’in istek ve emirleri ile aynı tabloda, eşit düzey ve şartlarda padişahtan başka bir figürün “şehzade de olsa “ yer alabilmesi mümkün değildir. Padişah ile eşit şartlarda olmak/bulunmak/tasvir edilmek  sarayın egemenlik ideolojisi ve saray teşrifatına aykırıdır. Bu yüzden tablo muhakkak ki Venedik’te ve Fatih’in ölümünden sonra yapılmış olmalıdır.

 

Fatih Sultan Mehmet Doğu’nun ve Batı’nın en güçlü siyasi liderlerinden biridir. O’nun vizyonu diğer padişahlara nazaran çok farklıdır. Savaş strateji uzmanı olmasının yanı sıra entelektüel alt yapısı, Topkapı Sarayı, İstanbul geneli ve Anadolu’da açtığı 80’in üzerindeki kütüphane, zamanının pozitif bilim ve bilim insanlarına verdiği değer, açtığı medreseler yanında bildiği 7 ayrı lisan Fatih’i çok başka bir zemine oturtmakta. O’nun vizyonu günümüzde dahi anlaşılabilmiş değil. Çünkü henüz Fatih ile ilgili birkaç televizyon dizisi girişimi olmasına karşın bu diziler sonlandırılabilmiş değil. Bu durum çok net bir toplumsal gösterge aslında. Bizler henüz Fatih’i ve misyonlarını hamaset dışında anlayabilmiş değiliz.

 

İşte Fatih böylesi güçlü bir dünya lideri. Bu güçlü liderin kendi zamanında yine gücünü sergilemek adına İstanbul’a getirdiği Gentile Bellini’nin önemli bir resmini bu kadim şehir ve halkına kazandırma vizyonunu da sırf bu yüzden çok önemli buluyorum.

 

Pandemi süresince Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile halka hizmet manasında tatlı tatlı yarışan İmamoğlu; bu tabloyu İBB Koleksiyonu’na katmakla çıtayı biraz daha yükseğe taşıdı. Siyasi aktörlerin günümüzde sanatçı ve sanat eserlerine gereken önemi verebiliyor olmaları çok önemli ve özlediğimiz bir özellik. Çünkü sanatın birleştirici gücünü hissedebilmek, yansıtabilmek toplumsal manada da bir arada olma halini beraberinde getirir. Hele ki Fatih gibi bir liderin vizyonunu yansıtabiliyorsanız çok daha farklı kulvarlarda koşacaksınız demektir.

 

Sizi can-ı gönülden kutluyorum sayın Ekrem İmamoğlu….

 

Yelda YALAMAN

Sanat Tarihçisi

Bu yazı 13170 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum