gaziantep escort

içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Bir restorasyon macerasının hüznü; Gülümseyen Meryem (!)

Niğde Gümüşler Manastırı

 

Niğde’nin Gümüşler Kasabası’nda bir Hristiyan Manastırı var. Bu manastır; yapısı ve freskleri itibariyle günümüze olabildiğince iyi durumda ulaşabilmiş bir yapılar topluluğu. Bölgede ayrıca 2 katlı bir yeraltı şehri de mevcut.

Konumu ve inşa şekli nedeniyle ilk kez MS 4.YY öncesinde konumlandırıldığı çok açık. Çünkü ilk Hristiyanlar; pagan (çok tanrılı inanç sistemi) Roma İmparatorluğu’nun takip ve zulmünden kaçmak için özellikle Kapadokya Bölgesi’nde kayaların da uygun olması nedeniyle oyuklar oluşturup hem yaşam alanları, hem de ibadet alanları inşa etmişlerdi.

 

Konumuzu oluşturan Niğde Gümüşler Manastırı  öncelikle 14*14*14 metrelik küp şeklindeki bölümün ana kayadan oyulması sonucu oluşmuş. Akabinde 14 metre derinlikte manastırın orta avlusunu oluşturan koda inilmiş. Bu avlu tabanının altını da yaklaşık 20 m. kadar oyup yaşam alanları oluşturmuşlar. Avlunun muhtelif yerlerinde hala mezar çukurları görülmekte. Böyle zor bir işçiliğin neden yapıldığı ise aşikar. İnsanoğlunun en kadim korkusu “ölüm”.

 

Pagan Roma’nın Hristiyanlar üzerindeki baskısının ne derece korkunç olduğu  Roma İmparatorluk topraklarının her yeri ile birlikte Kapadokya’da da çokça görülmekte.  Yeraltı şehirleri ve yaşam alanları ilk Hristiyanların ölümden korunma ve ibadet yapabilme alanları olmuş. Yani ölümü bu şekilde yenmeye çalışmışlar. Roma’nın Hristiyanlığı kabulünden sonra da sıfır koduna çıkıp yaşamaya ve ölülerini gömmeye devam etmişler. Zira bugün bu kottaki mezar oyukları ve fırın bacaları açıkça tespit edilebilmekte.

 

 

Niğde Gümüşler Manastırı’nın en önemli yapısı kuzey taraftaki kilise binasıdır. “4 kolu eşit Kapalı Yunan Haçı” planlı olan kilise bu nedenle 8-9.YY’a tarihlendirilmekte. Kilisenin resimleme programı da tüm Doğu Roma toprakları için 11-12. YY’ların karakteristik özelliklerini taşıyor.

 

Kilisede bulunan tüm freskler 1964-65 yıllarında İngiliz arkeolog Michael Gough tarafından restore edildi. Öncesinde ise sanat tarihçi ve arkeologlar durum tespiti için fresklerin fotoğraflarını çekip, raporlarını yazdılar. Restorasyon ise bu raporlamanın sonrasında yapıldı. Restorasyon öncesi yapılan bu tespit dosyası büyük ihtimal İngiltere arşivlerinde olmalıdır.

 

Konumuz açısından bu fasıl çok önemli. Çünkü kilisede apsisin (kiliselerin en önemli yeri, camilerin mihrabına denk olan bölüm) kuzey bölümünde yer alan bir fresk var ki ülkemizde pek tanınmasa da dünyada oldukça fazla tanınmakta. Evet “Gülümseyen Meryem” freskinden den bahsediyorum.

 

 

Bütün Hristiyan büyükleri gibi Meryem Ana tasvirleri için de tüm dünyada uyulan bir takım kurallar vardır. Örneğin Meryem Ana tüm tasvirlerinde asla gülmez, gülümsemez. Çünkü acılı bir annedir. Oğlu İsa; tüm insanlığın günahlarının affı için çarmıhta kurban olmuştur. Oğlunu bu şekilde kaybetmiş bir anne elbette gülümsemeyecektir. Ancak Niğde Gümüşler Manastırı Kilisesi’ndeki bu Meryem Ana gülümsemekte. Ve ne yazık ki; tur rehberlerinin çoğu tarafından da misafirlere “tüm dünyadaki tek gülümseyen Meryem Ana” olarak tanıtılmaktadır. Halbuki bu gülümseme hatalı bir restorasyon hamlesi olarak İngiliz Michael Gough’un eseri olabilir. Sanat Tarihi ikonografisinde gülen Meryem figürü yoktur. Çünkü yasaktır. İngiltere’deki 1963-64 restorasyonu öncesi kayıtları, fotoğraf ve raporları bu yüzden önemlidir.

 

Gülümseyen Meryem freski bu hali ile zaten sıra dışı iken bir de “dünyada tek” diye tanıtılması kültür ve turizmimiz açısından çok sakıncalı. Çünkü işin içinde inanç gibi hassas bir konu var. Hatta bu fresk o kadar ünlü olmuştu ki 2012 yılında Ertuğrul Günay’ın Kültür Bakanlığı döneminde Türkiye’nin tanıtım videosunda kullanılacağı belirtilmiş, neyse ki uzmanların görüşleri ile bu hatalı sunum önlenmişti.

 

 

Yelda YALAMAN

Sanat Tarihi Uzmanı

yalamanyelda@hotmail.com

 

Bu yazı 9472 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum