-
Çetin ÜNSALAN
Tarih: 15-11-2023 22:56:00
Güncelleme: 15-11-2023 22:56:00
Hazine, yeşil ekonomiyi keşfetti. Seçimin öncesinde ‘kim iktidara gelirse gelsin’ diyerek anlattığım konu olduğu için mercek altına almak istedim. Çünkü seçim öncesinde de, sonrasında Mehmet Şimşek para aramaya çıkmadan da dile getirdim.
Dünyada artık eskisi gibi borç para bulma olanağı kalmadığını, projeler üzerinden hareket edilmesi gerektiğini, açık kaynağın sadece yeşil ekonomi projelerine ve startup ekosistemine geleceğini belirttim.
Elbette dikkate alınmadı ve başlandı kapı kapı para aranmaya... Bir kaç tur atılıp, el boş dönülünce dönüp baktılar ki, gerçekten kimse para vermiyor. Bu süreçte de tek gelen para 800 milyon doları biraz geçkin olarak yenilenebilir enerji projeleri için kasaya girdi; şimdi döndüler bu alana konsantre olmaya karar verdiler.
Ne yapıyorlar? Türkiye Yeşil Fonu’nu kuruyorlar. Başlığa çıkarılan amaç da güzel: Yeşil dönüşüm için... Meseleyi o kadar bilmiyorlar ki, halen eski yöntemlerle, para ihtiyacını makyajlayarak fon çekilebileceğini düşünüyorlar.
Çünkü bu kaynağı çekmek için kamu idaresinin devrede olmasına ve kaynakları toplayarak dağıtmasına gerek de, olanak da yok. Bu paralar, projeye ve proje sahiplerine yönlendirilir. Bu nedenle fon kurup, ‘gel gel’ yapıp, kimsenin inanmayacağı tavırlar takınacağımıza, bu alanda faaliyet gösteren girişimlere, hatta sanayi kuruluşlarına teminatçı olup, fonlarla ilintilendirip, yararlanmalarını sağlamak gerekir.
Şayet siz, tüm bunları konuşmadan, sadece makyajlı bir başlık atıp, adına da yeşil diyerek fon kurarsanız yine sonuç alamazsınız. Zira bu ülkede kasaya girenin kasadan çıktığı, çıkanın da hakkaniyetli dağıtılmadığı kanaati hakim.
Aslında buna kanaat demek de yanlış olur. Önümüzde 1999 depreminden sonra oluşturulmuş fon gerçeği var. Esasen daha önce de örnekleri söz konusu ama, en belirgin olanı bu. Ülkenin kentsel dönüşümünü sağlamak için fona toplanan paraların ne olduğu sorulduğunda verilen yanıtı hatırlıyor musunuz?
Aralarında Kemal Unakıtan, Mehmet Şimşek’in de olduğu bakanlar bunun yol ve köprü yapmak için kullanıldığını, bir miktarıyla da dış borç ödendiğini Meclis kürsüsünden söylemişlerdi.
Aradan geçen bunca yıl sonra depreme güvenli binalar konusundaki problem tüm haşmetiyle ortadayken, siz fon kurarak kimi ikna edeceksiniz? Üstelik bu içeride insanlara yaptığınız zorunlu kesintilere benzemez. Yurtdışı bu anlayışı, içerideki vatandaştan daha iyi tanıyor.
Nereden biliyoruz? Ekrem İmamoğlu’nun Almanya’dan bulduğu kredi zamanı soru-cevap kısmından anladık ki, yönetim değişene kadar 3 yıl boyunca yurtdışı krediler kesilmemiş, onaylanmamış. Gerekçesi hepimizce malum.
Şimdi son derece kritik bir zamanda, yeşil mutabakat kapıdayken, sanayinin dönüşüm ihtiyacı varken, fon kurup dünyadan yeşil ekonomi için kaynak mı arar hale geldik? Neden? Para turları sonuç vermediği için mi? Tekrar soralım. Yeşil fon, çevreye mi, kasaya mı çalışacak?
- Tüketici krediye batmayı sürdürüyor
- Komisyon ve inisiyatif
- Enflasyonda yersen diyorlar
- Verimsizlik fedakârlık ile tanımlanamaz
- Düşen ana eğilim karın doyurur mu?
- Dövize müdahale dedikodu olmaktan çıktı
- Niyeti belli değerleme
- Reel sektör, enflasyon ve beklenti
- Sizin derdiniz ne?
- Şüpheli alacak: GSS
- Aralık için faiz mesajı ve gerçekler
- Bu ezilmemiş halimiz mi?