gaziantep escort

içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Vatandaş bitti sıra reel sektörde

Haftaya tasarruf paketi açıklayarak başlayacağını duyuran ekonomi yönetimi adına, öncesinde açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bir fotoğraf çekti. Mücadele adına gerçekle uyuşmayan sözlerini bir kenara bırakırsak, ülkede üretim ekosistemi yaratmayı amaçladıklarını, verimlilik hedeflediklerini ve büyüme öngördüklerini aktardı.

 

Hatta finansmana ulaşmakta bir zorluk yaşanmadığından başladı; enflasyonu ‘o 12 ayın enflasyonu’ diyerek kılıfına uydurma uğraşısı ile devam etti. Ortada bir problem var. Yaptıklarıyla konuştukları uymayan bir yönetim anlayışı içerisinde, verimlilikten kast ettikleri bir kişinin birden fazla iş yapıyormuş gibi gözüküp, her birinden ayrı maaş almasıysa bile yandık.

 

Mesela enflasyonu daha önceki röportajlarında olduğu gibi algı yöneterek düşüreceğini zanneden bir yaklaşım içinde, gerçekten sokağın yaşadığının kendi yaptıklarının eseri olduğunu unutmuş gözüküyor.

 

Bir ülke düşünün ki, parasal genişlemenin olduğu süreçte parayı finansman yapmak yerine, insanlarına borç olarak dağıtmış, tüketimi körüklemiş, bu sırada uyguladığı kur politikasıyla ithalatı özendirmiş, ithalattan gelen vergi ve özelleştirmeden gelen parayla kamunun borcunu azaltıp, vatandaşını ve firmalarını batırmış.

 

Sonra paralar suyunu çekince ortada verimsiz bir reel sektör ve geliri düşmüş borçlu bir vatandaş kitlesi kalmış. Aradan zaman geçip göreve gelince, enflasyonla mücadele adı altında önce verileri gerçek olmaktan saklamış, bu veriler üzerinden insanlara gelir artışı vermiş, bununla da yetinmeyip hayali yarattığı bir enflasyon rakamını esas aldığını açıklayıp peşin vergi uygulamış.

 

Nasıl mı? Üç haneli bir enflasyon yaşanan memlekette, yüzde 65 enflasyon açıklayıp, insanlara da yüzde 49 zam vererek ortaya dayanılmaz bir fotoğraf çıkarmış. Ayrıca bu insanlardan 5 trilyon TL’den 12 trilyon TL’ye çıkarttığı bütçenin dörtte biri kadar dolaylı vergi tahsilatı amaçlamış.

 

Bunu yaparken de bir yandan yüzde 120’lerde gezen bir üretici enflasyonunu, yüzde 50 seviyesine düşürüp, bu farkı tüketici enflasyonuna yansıtmadan hokus pokusla ortadan kaldırmış.

 

Şimdi bu memleket fotoğrafı içerisinde açlık sınırının altında çalışan, onun yakınından geçmeyen emekli gerçeği olan ve yoksulluk sınırının uzağına düşmüş yüzde 80 nüfusa dönüp ‘aslında enflasyon diye bir şey yok, biz onu yendik, siz de öyle farz edin’ oynuyor. Herkes ikna olursa da düşeceğini düşünüyor. Bunu yapmanın yolu olarak da insanların kıt gelirlerini yüzde 60 ortalamada gıdaya harcarken, harcamaları kısmak olarak görüyor.

 

Peki bu süreç içinde gerçekten ortaya bir ekonomi politikası koymuş mu? Yani tüm bunları zaman kazanmak için mi yapıyor? Hayır… Temenniler manzumesinden öteye gitmeyen, sadece rakam tutturmak üzerine kurgulanmış bir yapı sergiliyor.

 

Niyet ne? Dünyada faiz düşüşleri başlayacak, parasal genişleme olacak, hatta o paralar da bize gelecek, gelen parayla yine durumu makyajlama şansına erişerek sanal başarıya ulaşacak. Dünyadan da iyi sinyaller gelmiyor, ama bunu da okumuyor. Hatta hayalini kurduğu paranın, ülkelerin merkezlerinde değil, pandemide dağıtıldığı için o ülke vatandaşlarının cebinde olduğundan bile bihaber…

 

Döndük nereye geldik? İhracat hedefiyle yola çıkıp, ihracatçıyı daralan dünya pazarında sahaya sürerken, önce gelen ciroyu TL’ye çevirmeye zorunlu kılıp, bunu da krediye ulaşmanın yolu yapıp, kur riskini bindirdiği reel sektörün, ardından müdahaleci kurla kemiklerini kırmış, rekabet edemez hale getirmiş.

 

İç piyasayı bitirip, dünyada zaten daralan pazarda rekabet edemez kılıp, ardından da ihracat yapmalarını beklerken, artan TL maliyetlerini de fiyatlara yansıtmamasını isteyerek, istihdam yaratma talebiyle ortaya çıkmış.

 

Dün, vatandaşa yüklenen, o kesimde mesafe kalmayınca, reel sektörün üzerine abanan bir ekonomi anlayışı. Örnek mi? 13,2 TL’ye mal olan simidin 10 TL’ye satılmasını istemek sanırım en güzel ve basit gösterge.

 

Biliyor ki, orada da gidecek çok yolu kalmamış. Ne yapacak? Herkeste kamu israfı gündeme gelince, kamu tasarrufu söylemi geliştirmiş. Peki nereden yapacak? Onu da hafta başında açıklamış olacak. Beklenti ne? Bence kimsenin laftan öteye bir beklentisi kalmadı. İhtiyaç bu, ama gerçekten niyet yok.

 

cetinunsalan@yahoo.com

Bu yazı 2732 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum