gaziantep escort

içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Dövizi içeriden bulmanın itirafı

Gün geçmiyor ki ülkenin ekonomisi hakkında garip bir açıklama ile karşı karşıya kalmayalım. Son açıklama Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten geldi. Şimşek, şayet kendi talepleri olmasa doların 20 TL’ye kadar düşebileceğini söyledi.

 

Öncelikle bu, dolar ihtiyacının dışarıdan değil, içeriden karşılandığının itirafıdır. Döviz mevduat hesaplarında anlamlı bir erime olmadığına göre de, bu bulunan para rantiyenin değil, ihracatçının iş yapmak için kullanacağı para olmalı.

 

Çünkü resmi hesaplara baktığınızda, uluslararası yatırım pozisyon açığının artmasından gayrimenkul yatırımlarının yurtdışında varlıkları arttırmasına kadar nereden bakarsanız bakın, anlamlı bir kaynak girişi yok.

 

En azından resmi kayıtlarda bu gözükmüyor. Ufak tefek paraların girip çıkmasından söz etmiyorum. Bir yıl içerisinde bulması gereken para 270 milyar dolar civarında olan ülke ekonomisine girişteki anlamlı yatırımlardan bahsediyorum.

 

Geriye bir tek reel sektörün turizm ya da ihracat yoluyla ülkeye soktuğu, gelenlerin de TL’ye çevrilerek kur riskinin reel sektöre yıkıldığı fotoğraf kalıyor. Şayet bilmediğimiz bir yerden kayıt dışı para girmiyorsa başka adresleme yok.

 

Yani Mehmet Şimşek, öncelikle ilk ağızdan dünyadan para bulunamadığını itiraf etmiş oldu. Gelelim açıklamadaki diğer çelişkili yanlara… 20’lere nasıl düşecek dolar / TL kuru? Kabul ediyorum ki kamunun talebi, diğer taleplerle birleştiğinde arz eksikliği nedeniyle kur yükselir.

 

Peki enflasyon kadar değer kaybetmemiş TL gerçeğini dikkate aldığımızda burada aksine ucuza dolar toplamak için, kamunun kura basıyor olması daha akılcı değil mi? Değilse Şimşek şu çelişkiyi açıklamak zorundadır:

 

Neden 20 TL’den rezerve para toplamak dururken, 32,5 TL’den para topluyor? Sizce bunun akılla ya da matematikle bağdaşan bir yanı var mı? Kurun 20 TL’lere düşmesi için Türkiye’ye ya çok anlamlı bir para girmesi ya da dış ticaret fazlası veren, turizmden ihracata kadar anormal sıçramalar yapan bir ekonomi haline dönüşmesi gerekir.

 

Her ikisinin de olmadığını bildiğimize göre, geriye ucuza para toplamak için kura basan, basma maliyetini hiç hesaba katmayan ve yurtdışından istediği parayı bulamadığı itiraf eden, aradaki kur riskini de reel sektöre yıkan bir yönetim anlayışı ortaya çıkıyor.

 

Bu kadar mantıksızlık silsilesini göz ardı ederek, üstelik verdiği bir röportajda bunu dile getirebilen Bakan’ın iki hedefi vardır. Birincisi rahatlıkla böylesine mantık hatası bir söylemde bulunabilme rahatlığı.

 

Muhtemelen bu rahatlığı ona veren, ifadeyi kullandıktan sonra kendisine şurada sorduğum birkaç soruyu bile soracak bir insanın olmamasının verdiği keyfiyet. İkincisi de halen algı ile ekonomi yönetebileceğini düşünen sıkıntılı yaklaşım.

 

Neresinden bakarsanız bakın, mesele ekonomi yönetmekten çıktı, algı yönetmeye döndü. Lakin Bakan Şimşek’in hesap etmediği bir ayrıntı var. Algıyı yönetmek için bile bir mantığa, gerekçe yaratacak bir matematiksel yaklaşıma ihtiyaç var.

 

Aksi takdirde bırakın güven yaratmak için ikna etmeyi, bu tip ifadelerle kalan güveni dahi alt üst ediyor. Boş kaleye top oynamayı futbol zannetmekten vazgeçin. Çünkü kalan inandırıcılığı da kaybediyorsunuz.

 

cetinunsalan@yahoo.com

 

Not: Ankara’da bulunacağım bir zirve nedeniyle yazılarıma 2 günlük bir ara vermek durumundayım. 24 Mayıs Cuma günkü yazımızda görüşmek üzere…

Bu yazı 3078 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum