-
Çetin ÜNSALAN
Tarih: 22-10-2024 21:50:00
Güncelleme: 22-10-2024 22:13:00
TÜİK, 2024 yılının ikinci çeyrek seyahat harcamaları istatistiklerini açıkladı. Bir kez daha gördük ki, ortada iç turist yok. Bu nedenle de rakamları yükseltmek için meseleyi seyahat harcamaları içine saklıyoruz.
Elbette seyahat de turizmin bir aktivitesidir. Ama yola çıkan kişinin yolculuk yapması değil, günün sonunda nereye gittiği belirler turist olup olmadığını… Bizde ne yazık ki böyle bir kitle yok.
Eğer bir ülkede turistin 6 gece ortalama yaptığı bir fotoğraf içinde, seyahat edenlerin 86,6 milyon gecelemede arkadaş ya da akraba evinde, 14 milyonu kendi evindeyken, sadece 10,3 milyon adetle oteller gecelemede üçüncü sıradaysa turistiniz budur.
6 gece ortalama üzerinden de kişi başını bulursak o da yaklaşık 1,7 milyon turist eder. Yani 86 milyonluk bir ülkenin içinde iç turist kaba bir hesapla, nüfusun yüzde 2’si ise o memlekette iç turizmden bahsedemezsiniz.
İş burada da bitmiyor. Seyahate çıkanların mutlak bir çoğunluğu yüzde 64,2’si akraba ziyaretine gidiyor. Sadece yüzde 32’si gezi, tatil, eğlence kısmında… Peki bu yüzde 2’nin harcamalarına da bakalım mı?
Turizm amacıyla yollara dökülen Türk vatandaşlarının harcamaları geçen yıl ile mukayese edildiğinde ne kadar artmış dersiniz? Yüzde 115,8… Peki bundan ne anlam çıkaracağız? Yüzde2’nin daha çok harcama yaptığını mı?
İstisnai sapmalar da olsa durum bunu anlatmıyor. Yolculuk maliyetinden başlayarak insanların aynı hizmetlere daha çok para ödediği sonucu çıkıyor. Yani kısaca yüzde 49 enflasyon açıklanan ülkede, seyahatler üzerinden enflasyonu okursanız, üç haneli rakamları görüyorsunuz.
Neden önemli? Çünkü satın alma gücünü yitirmiş ve geliri güdükleşmiş bir resim içerisinde yapılan araştırmalar, Türk insanının gelirinin yüzde 70’ini gıda, ulaştırma ve kiraya harcadığını ortaya koyuyor.
Bu şehirlerarası harcama ama şehir içi harcamaların da bundan farklı olmadığını biliyoruz. 7 TL’lik indi bindi ücretinin bugün 18 TL’ye ulaşmış olması zaten şehir içi ulaşım adına da fahiş bir fiyat artışıyla karşı karşıya kalındığını anlatıyor.
Velhasıl kelam ülkemizde iç turist yok. Bırakın iç turist olmayı, kur ve benzeri nedenlerle Türkiye o kadar pahalı kaldı ki, turizm hareketi sağlayabilecek nüfusun önemli bir bölümünü de tercihini yurtdışına kaydırdığını biliyoruz.
Peki kendi iç pazarında hacim yakalayamayan bir turizm sektörü ne yaşıyor? Önce sezon öncesinde yok pahasına yatak kapasitesini satıyor. Ardından kalanı da yurtiçine paylaştırmaya çalıştığı için de yüksek fiyatlar sunan bir yapı haline dönüşüyor.
İşte tüm turist ve ciro beklentilerinin gölgesinde turizm gerçeği. Ülkenin en potansiyelli sektöründe bile durum buyken ve bu sektör tedarik ihtiyacını iç piyasada karşıladığı için, mefruşatçıdan çiftçiye kadar birçok iş dalını beslerken, sizce de kendimizi kandırmak yerine sorunu kabullenip, çözecek hamleler yapmamız gerekmiyor mu?
Yetkililerimize kalırsa gerekmiyor. Çünkü onlar ciro ve turist sayısıyla ilgileniyorlar. Ama içeride turist dolaşmıyor, dışarıda fiyat tutturulamıyor, umurunda değil. Önemli olan yıl sonu cari açık finansmanına katkısı nedir? Vereceksin ki alacaksın. Türkiye’de ekonomi nalıncı keserine dönmüş vaziyette. Ne yazık ki tablo bu.
- Komisyon ve inisiyatif
- Enflasyonda yersen diyorlar
- Verimsizlik fedakârlık ile tanımlanamaz
- Düşen ana eğilim karın doyurur mu?
- Dövize müdahale dedikodu olmaktan çıktı
- Niyeti belli değerleme
- Reel sektör, enflasyon ve beklenti
- Sizin derdiniz ne?
- Şüpheli alacak: GSS
- Aralık için faiz mesajı ve gerçekler
- Bu ezilmemiş halimiz mi?
- Kentsel dönüşüm mü, arsa yaratma mı?