gaziantep escort

içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Enflasyonda Bermuda Üçgeni

Merkez Bankası faiz kararını, beklentilere paralel bir şekilde sabit tutarak politika faizinde yüzde 50’yi devam ettirdi. Beklenti dahilindeydi, çünkü anlamlı bir artış yapmayacaksanız, yani enflasyonun üzerine çıkmayacaksanız, dünyada faiz indirimlerinin ötelendiği bir süreçte boşa kurşun atmış olursunuz.

 

Bu nedenle kararda şaşırtıcı bir yan yok. Bir hesap da, enflasyonun Mayıs ayı itibariyle tepe yapacağı tezine güveniliyor. Şayet hayaller tutar ve baz etkisinin rüzgarı da arkaya alınarak, enflasyonun artış hızında kağıt üzerinde gevşeme gelirse, yukarıdan aşağıya doğru bir yaklaşma söz konusu olacak.

 

Elbette yüzde 69,8 enflasyonu gerçekçi buluyorsanız. Her şeyi algı üzerine kurgulamış ve bunu taban alarak hedef enflasyon belirlemiş bir ekonomi yönetiminin, hayatın gerçeklerinden kopuk haliyle hepimize güzel bir sopa yedireceği çok açık.

 

Bununla birlikte faiz kararının açıklanmasının ardından yapılan değerlendirmede, üç temel meselenin tamamen yok sayıldığını görüyorsunuz. Bunlardan birincisi halen fiyat artışlarının piyasa koşullarından kaynaklandığını düşünmeleri.

 

Elbette piyasanın da etkisi var. Fakat Bermuda Üçgeni’nin birinci ayağı olarak nitelendirilebilecek maliyet meselesini görmezden geliyorsanız, ne sağlıklı bir enflasyon yorumu yapıyorsunuz demektir, ne de enflasyonla mücadelede iflaslara imza atmadan sonuç almanız sürpriz anlamına gelir.

 

İkinci başlık ise daralma beklentisi... Enflasyon rakamının düşürülmesini, hatta dezenflasyon sürecini tamamen tüketim kısıntısına bel bağlayarak yönetirseniz, öncelikle neyin tüketildiğini de görmezden gelerek hareket ediyorsunuz manası çıkar.

 

Çünkü şu an istisnai tüketim harcamalarını bir kenara bırakırsak, vatandaşın büyük bir bölümü gıda başta olmak üzere yaşamsal giderlerini karşılamak adına gelirlerini paylaştırmaya çalışıyor.

 

Ayrıca burada gelirin çok düşük seviyelerde kalması, satın alma gücünün tamamen yıpranması gibi faktörler de göz ardı edilemez. Şayet tüketimi kısarak enflasyon mücadelesi yapacaksanız, öncelikle insanların ellerindeki parayı nereye harcadığının analizini gerçekçi bir biçimde yapmanız şart.

 

Bu da Bermuda Üçgeni’nin görülmek istenmeyen ikinci kenarı. Bir üçüncü kenar ise krediler meselesi... Ülkede kredi kartı harcamalarını da, tıpkı ikinci kenarda olduğu gibi yapısına bakmadan analiz edemezsiniz.

 

Yani kredi kartı, insanların açık gelirlerini kapatma mekanizması haline dönüştüyse, oradaki kısıntının çok daha sıkıntılı ekonomik ve sosyolojik sorunları olacağı açık. En başta da burayı engelleyerek kayıt dışı ekonomiyi tetiklersiniz.

 

Yeni kredi verilmesi ise tam bir aldatmaca. Bermuda Üçgeni’nin gözükmeyen tarafı da kredilerin, yeni taleplermiş gibi algılanıyor olması. Oysa bunların içinde çok ciddi anlamda yapılandırmadan kaynaklanan, aslında krediye dönüşmeyen, sadece borçları maliyetini arttırarak öteleyen bir özellik var.

 

Özetle ekonomi yönetimi Bermuda Üçgeni’nde kaybolmuş, hayalleri üzerine gerçekler kurmuş, herkesin de buna uygun hareket edeceğini varsayarak başarı elde etmeye çalışıyor. Bu, Bermuda Şeytan Üçgeni kadar büyük bir efsanedir ve temenniden öteye gitmez.

 

cetinunsalan@yahoo.com

Bu yazı 4021 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum