-
Cengiz HERGÜNLÜ
Tarih: 02-10-2023 23:01:00
Güncelleme: 07-10-2023 15:13:00
Son zamanlarda; işletmelerde –özellikle Kobilerde-
yönetimsel anlamda yaşanan,
önemli bir sorun haline gelmiş olan bir özellik türedi.
Zaman zaman sahip işletmecilerin,
olayların gelecekteki durumlarını belirlemedeki
karar alma yetisini, his dünyalarına göre verme yaklaşımları;
sorun yaratır hale geldi.
‘’İşletmedeki mevcut doğru verilere’’ itibar etmemeleri,
işletmenin geleceği açısından sıkıntılar yaratmaktadır.
Bir sahip yöneticinin önündeki verilere bakarak verdiği cevap:
‘’Ben, bu verilere göre bile; böyle bir olumsuzluk olacağına inanmıyorum’’ demesi gibi.
Sanki; ruhani duygular üzerinden,
yeni bir yönetişim paradigması oluşturuluyor gibi.
Pozitif olmayı anlayabiliyoruz.
Fakat; siz işinize bakın, böyle bir durum çıkmayacak,
kalbinizi ferah tutun yaklaşımı sonucunda;
olumsuz gelişmeleri karşılamada, zamanında alınması gereken tedbirler alınamadı.
Tabi ki; hiçbir sonuç, nedenlerinden farklı olamaz.
İyi bir doktor hastasının ağrısının nedenini bilmeyebilir,
fakat; bazı ağrıların nedeninin olmadığına inanmak mümkün değildir.
İşletme verilerine göre;
mali göstergelerin sonuçlarının sıkıntılı olduğu bilinmesine rağmen,
bu sonuçların önemli bir olumsuzluk yaratacağına inanmamak ta, mümkün değildir.
İnsanın doğası gereği;
inancın, ilk hareket noktası olduğu kabul edilen bir durumdur.
Fakat, inanılan gelişmenin duygudan ziyade;
gerekçelendirilmiş ve doğrulanmış bir verilerinin olması,
rasyonellik açısından olumlu sonuçlar ifade eder.
Aksi takdirde;
eyleme geçme açısından,
doğrulanmamış maddi konulara dayanan inanç, bir anlam ifade etmez.
Sahip yönetici,
doğru verilere rağmen; sonucun verilerdeki gibi olamayacağına dair inancının
nedenlerini açıklama durumuna gelseydi,
belki de işletme; bu kadar çok mali erozyona uğrama durumunda kalmayacaktı.
Tüm bu gelişmelerin asıl nedeni;
işletmenin geriye doğru durum belirlemesi yapılmasına
gerek duymamasından kaynaklanmaktadır.
Meydana gelen her şey, daha önce meydana gelen nedenler tarafından belirlenebilir.
Oluşan mali olumsuzluğun nereden başladığına dair sorunu bulana kadar,
geriye gitmek gerekebilir.
Eğer; olumsuzluğu bulduğunuz döneme ait
gerekli yorum, planlama ve düzeltmeler vb. yapılmamış ise;
böyle sonucun çıkması için yeterli sebep varmış diyebileceğimiz,
bir zincirleme reaksiyonla; karşı karşıya kalabileceğimiz durumlar da mevcut olabilir.
İşletmelerin; bulunulan yıldan önceki dönemleri düzeltmeden
bir durum belirlemesi yapması doğru ve gerçekçi değildir.
Çünkü belirlenimciliğe göre;
’’bir şey başka bir şeyi doğurur’’. A, neden ise;
B’de A’ya bağlı bir sonuçtur.
Örneğin:
bir araba, kendisini meydana getiren parçalarının toplamından daha ağır olamaz;
bir tenceredeki su, onu ısıtan ısıtıcıdan daha sıcak olamaz gibi.
Bu ilke;
birçok şeyde olduğu gibi,
işletme ekonomisi de dahil olmak üzere;
en basit biçiminde, her şeyin tam bir açıklaması olduğunu söyler.
İşletme finansından örnek vermek gerekirse, bir işletmenin maksimum değeri;
yatırım kararlarına, finansal kararlara ve işletmenin kâr dağıtım kararlarına bağlıdır.
Fakat; bir de bunların yarattığı riskler vardır.
Bunlar:
Yatırım kararları; işletmenin iş riskine -satış hacmine- yol açar.
Finans kararları ise; finansal risklere –kredi bulma zorluğu gibi- yol açar.
Yılların birikimiyle denenmiş ve kabul edilen bilimsel verileri yok saymanın,
hiçbir açıklaması olamaz.
Eğer, bunları birer veri ve bilgi olarak kabul etmeyi inandırıcı bulmak istemediğimiz takdirde;
herhalde, bundan sonra;
kâhinlere, büyücülere başvurulması gündeme gelecek gibi görünüyor..
Cengiz HERGÜNLÜ
SMMM-Bağımsız DENETÇİ
chergunlu@hergunlu.com
- Yöntembilimsellik ve ters köşe
- Değişmez ilişkiler ve sebep sonuç bağlantısı
- Kısa dönem yatırımlarının zorluğu
- Aile şirketlerinde soy bağına dayanan yönetim
- Fiyat dengesi ve asimetrik bilgi
- Benim kazancımdan sana ne? Yapay zekâ
- İç piyasa sinyalleri ve rasyonel işletme ortamı
- 19. yüzyıldan günümüz fakirliğine
- Yatırımdan kaçan şirketler
- Ekonomik belirlenimcilik...
- Finans veya finansallaşma farkı
- Aile şirketleri sahiplerinin, yönetimsel – verimsizlik sıkıntıları